9 Ağustos 2010 Pazartesi
İKİNCİ BAHAR: Menopoz
Kadınların adeta bir kabus olarak gördükleri menopoz dönemi, her kadının belirli bir süreçten sonra geçireceği bir evredir. Sağlıklı beslenildiği taktirde hiç korkulacak bir dönem değildir...
Beslenme Uzmanları, menopozun kabusa dönüşmemesi için uyulması gereken beslenme kurallarını açıkladı.
Menopoz, son görülen adet anlamına gelmektedir ve bir kadın en az 6 ay (bazı kaynaklara göre 12 ay) süresince adet görmediyse, menopoza girmiş olarak kabul edilir. Menopozla beraber gerçekleşen bazı sistem değişikliklerine bağlı olarak bir takım rahatsızlıkların görülme riski artar.
Her kadının yaşayacağı bu doğal süreç karşısında doğru bilgileri edinerek bilinçlenmesi onun, oluşabilecek risklere karşı korunmasını sağlar.
Beslenme, menopoz döneminde de sağlık ve yaşam kalitesini artırmada önemli bir yer tutmaktadır. Yaşın ilerlemesiyle beraber kas dokusunun azalması ve bazal metabolizma hızının düşmesine ek olarak hareketsiz yaşam biçimi ile beraber kilo kazanımı söz konusudur.
TANSİYONA DAVETİYE
Ayrıca fazla kilolu olmak hipertansiyon, tip II diyabet gibi birtakım kronik hastalıklara da zemin hazırlamaktadır. Bu nedenle ideal kiloya ulaşmak ve onu korumaya çalışmak gereklidir. Bunun için basit karbonhidratlar, yani rafine besinler yerine kompleks olanları yani posa içeriği yoğun olanları tercih etmek gerekir. Basit karbonhidratlar kan şekerinde ani yükseliş ve düşüşe neden olurken, kompleks karbonhidratlar olarak bilinen posalı besinler kan şekerini ani dalgalanmalardan korur ve daha uzun süre tokluk hissi oluştururlar. Şekerin fazlasının şişmanlığa neden olduğu unutulmamalı ve günlük şeker tüketimi 8 tatlı kaşığı toz şeker veya 4 tatlı kaşığı bal veya reçel ile sınırlandırılmalıdır. Kilo kontrolünü sağlamak ve kalp-damar sağlığını korumak için bol posalı beslenmenin yanısıra dikkat edilmesi gereken bir diğer nokta ise az yağlı beslenmektir.
KEMİKLERE DİKKAT
Bunun için alınan görünür ve görünmez yağ kaynaklarının azaltılması hedeflenir. Yemeklerinize koyduğunuz yağ miktarını azaltmak, zeytin, kuruyemişler gibi görünmez yağ kaynaklarının tüketim miktarlarını sınırlamak, kırmızı et yerine ağırlıklı olarak beyaz et tercih etmek, süt ve ürünlerinin yarım yağlı veya yağsız olanlarına yönelmek bu konuda size yardımcı olacaktır.
Osteoporoz düşük kemik kitlesi ve kemik dokusunun zarar görmesi sonucu gelişen kemik kırıklığının ya da kırıklıklarının atrması ile karakterize olan bir durumdur. Kırıklar genellikle bel, kalça ve omurilikte meydana gelir. Menopozun başlangıcından sonraki ilk 5 yıl boyunca kadınlar ortalama toplam kemik kütlelerinin %10' unu kaybederler. Osteoporozun oluşumuna birçok faktör neden olurken, bunlardan en önemlisi dengesiz ve yetersiz beslenmedir. Osteoporoza etki eden besin öğelerinin başında kalsiyum gelmektedir.
Süt ve ürünleri kalsiyumun en zengin kaynaklarıdır. Bioyararlılığı en fazla olan besin grubudur. Yoğurt laktoz intoleransı (süt şekerinin sindiriminde rol alan laktaz enzimi yetersizliği sonucu süt şekerinin emiliminin bozulması) olan kişilerde bile iyi tolere edilir ve her yaştaki insanlar için sağlıklı bir seçenektir. Yalnız bu grup besinler aynı zamanda yüksek oranlarda doymuş yağ içeriğine sahiptir. Dolayısıyla bu grup besinlerden seçim yapılırken yarım yağlı veya yağsız olanları tercih etmek gerekir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder