3 Ağustos 2010 Salı
Ofiste gözleriniz tehlikede
Gün içinde uzun saatler bilgisayar karşısında çalışma, evrak okuma ve havasız ofislerdeki ısıtma soğutma sistemleri gibi etkenler nedeni ile göz kuruluğu çalışanlar için büyük tehlike oluşturuyor.
OFİS çalışanlarını bekleyen sağlık sorunları arasında göz problemleri ilk sıralarda yer alıyor. Memorial Ataşehir Tıp Merkezi Göz Hastalıkları Bölümü'nden Op. Dr. Olcay Şahin, gözdeki yapıların fonksiyonlarını sürdürmesi ve gözün net görebilmesi için gözyaşının çok önemli olduğunu söylüyor. 'Göz yüzeyinin beslenmesi, oksijeninin sağlanması, temizlenmesi ve kapaklardaki sürtünmenin önlenmesi gibi görevleri vardır. Gözyaşı günlük olarak sabit miktar gözyaşı üretilmektedir, ancak ağlama, göze bir şey kaçması gibi durumlarda üretilen refleks gözyaşı da vardır' diyen Şahin, kişinin yaşadığı ortamın ve sağlık koşullarındaki değişikliğin gözyaşı üretimini etkileyebildiğini belirtiyor.
TANI İÇİN MUAYENE
Üretilen gözyaşı miktarının ölçülmesi (schirmer testi), gözyaşının yüzeyde kalma zamanının ölçülmesi (breakup time) ve göz yüzeyindeki kuruluk belirtilerinin biomikroskop muayenesinde tespit edilmesi (kornea ve konjunktivada lekelenmeler, birikintiler ve bölgesel kalınlaşmalar gibi) gerekir. Kuruyan göz için tedavi düzenlendikten sonra, altta yatan bir hastalık varsa dahiliye konsültasyonu ile bu hastalığa yönelik bir tedavi düzenlenmesi de gözyaşı miktarını artırabilir.
TEDAVİSİ NASIL?
Tedaviye öncelikle yapay gözyaşı damlaları ve jelleri ile başlanırken; kişinin durumuna göre yağ içerikli damlalar veya gözyaşı üretimini artıran damlalar eklenebilir veya cerrahi başka yöntemler uygulanabilir. Günümüz şartlarında sıklıkla gördüğümüz göz kuruluğunun geri dönüşümsüz hasarları oluşmadan tanısı ve tedavisi son derece kolaydır. Gözlerde ışığa aşırı hassasiyet, batma hissi, ağrı, bulanık görme gibi belirtiler varsa; son zamanlarda uzun süreli kitap okuma, ekran karşısında çalışma, televizyon izleme gibi aktiviteleri yapmakta zorlanıyorsanız ve rüzgarda, klimalı ortamlarda aşırı sulanma varsa bir göz doktoruna başvurmanız yeterli olacaktır.
Yaşla birlikte azalır
Gözyaşı salgısı ilerleyen yaşla birlikte azalmaktadır. Bunun yanında; şeker hastalığı, tiroid hastalıkları, menopoz, romatizmal hastalıklar ve bazı ilaçların kullanımı ( antidepresanlar, akne ilaçları, kan yağları düşüren ilaçlar ), bazı göz damlaları (kortizonlu damlalar, glokom ilaçları ), bazı göz operasyonları, göz alerjisi, kontakt lens kullanımı gözyaşının üretimini veya yapısını bozarlar. Gözyaşının üretim miktarı kadar üretilen gözyaşının içeriği ve yüzeyde tutunma süresi de önemlidir. Ofis çalışanları, ortamdaki klimalar ve sürekli ekran karşısında çalışma ve az göz kırpma nedeniyle göz kuruluğu yaşayabilirler. Ayrıca yazın güneş ve kışın da rüzgar ve soğuk hava göz yüzeyindeki gözyaşı filminin bozulması için gerekli ortamı yaratırlar.
Belirtileri neler?
En belirgin bulguları; gözde yanma, batma, kaşıntı, kızarıklıktır. Kapak kenarında köpüklenme şeklinde birikintiler, görmede bulanıklık, ışıktan rahatsızlık, aşırı sulanma, kapaklarda ağırlık hissi, sabah kapakları zor açma, sürekli yorgunluk hissi de olabilir. Tedavi edilmediğinde göz yüzeyindeki kuruluk dokularda kalınlaşmayla göz eti oluşumuna, sürtünme etkisi ile kornea ve konjunktivada hasar bulgularının, yaraların açılmasına neden olabilir. Zamanla korneada damarlanma artışı, lekelenmeler ve sonunda da saydamlık kaybına yol açabilir. Tedavisi son derece basit olan bu durumun tedavi edilmemesi ise görme kaybı ve kornea nakli tedavisine kadar gidebilir.
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder