17 Ekim 2012 Çarşamba

Osmanlı devletinin kuruluş döneminde anadolu ve balkanların genel durumu


Osmanlı devletinin kuruluş döneminde anadolu ve balkanların genel durumu


Anadolu’nun Durumu
Siyasi Durum
XIII. yüzyılın sonlarına doğru Anadolu Selçuklu Devleti yıkılmaya yüz tutmuş ve eski otoritesini kaybetmişti. Anadolu’da, bu yüzyılda kurulan Türk beyliklerinin dışında; İlhanlılar, Bizanslılar ve Anadolu Selçuklu Devleti ile Trabzon Rum İmparatorluğu bulunmakta idi.
Siyasî, sosyal ve kültürel yönden aynı özelliklere sahip olan Türk beylikleri görünüşte, sembolik bir varlığı olan Anadolu Selçuklu Devleti’ne bağlıydı. İlhanlıların İç ve Doğu Anadolu’ya hakim olmalarına rağmen, Batı Anadolu ile Bizans sınırında bulunan Türk beylikleri, Moğollara vergi vererek varlıklarını sürdürüyorlardı.
Bu yüzyılda Anadolu’da bulunan yukarıda adlarım saydığımız devletlerin en güçlüsü, şüphesiz İlhanlılardı. Anadolu Selçuklu Devleti, topraklarının çoğunu kaybederek küçülmüş ve siyasî bir otorite olmaktan çıkmıştı. Trabzon Rum İmparatorluğu da küçük bir devlet olup, Anadolu Selçuklu Devleti gibi İlhanlıların baskısı altındaydı. Güney Anadolu’da Toros Dağları’nın eteklerindeki bölgede de Memlûklar hâkimdi.
Sosyal, Kültürel ve Manevî Durum
Anadolu’nun Türkleşmesi, Anadolu Selçuklu Devleti ve Türkmen beylikleri zamanında hızla gelişmişti. Anadolu’nun sosyal ve kültürel yapısı günden güne değişti. Türk-İslâm kültürünün tesiriyle, Anadolu ilim ve kültür merkezi haline geldi. Tarihte eşi görülmemiş imar faaliyetleri başladı. Ahilik teşkilâtına mensup insanlar; esnaf, tüccar, sanatkâr, şeyh ve alimler İslâmiyeti tanıtmaya ve sevdirmeye çalışıyorlardı.
XIV. yüzyıl başlarında Anadolu, bilek ve kılıç gücünün yanında, imanın, ilmin, İslâm ahlâk ve faziletinin Türk-lslâm ülküsünün kök saldığı bir ülke haline geldi.
Sonuç itibarıyla sosyal ve kültürel bakımdan giderek Türk-İslâm kültürünün etkisi altına girdi, bu potada erimeğe hazır hale geldi.
Uçlardaki Türkmen beylerinin sosyal ve kültürel hayatının temelinde de Türklük ve İslâmiyet vardı. Parçalanmış durumda olan Türk birliğini ayakta tutabilen sadece bu yapı idi. Derviş gazilerin, müritlerine telkin ettiği Türk birliğini sağlama ve cihan devletini kurma hayalini hangi Türk beyliği sağlayacaktı? Beyliklerde, Türkiye dışındaki bir taht şehrinden idare edilme (İlhanlı hakimiyeti) zincirini kırma isteği vardı. Fatih ve hâkim olan Türk milletinde, geleneksel cihan hakimiyeti kurma ve Selçuklulardan boşalan manevî tahta oturmanın sancıları başlamıştı.
Balkanların Durumu
XIII. asrın sonlarında Bizans İmparatorluğu çok küçülmüş, Anadolu’daki topraklarının büyük bir bölümünü kaybetmişti. Bizans merkezinde imparatorluk için büyük bir mücadele yapılıyor; entrika ve oyunlar oynanıyordu. Anadolu ve Balkanlardaki tekfurlar, merkezi dinlemiyorlardı. İmparatorların hiçbir kuvvet ve nüfuzları kalmamıştı. İl, ilçe ve kasabalar tekfur adı verilen derebeylerin elinde bulunuyordu. Tekfurlar halkı keyiflerince yönetip; vergi ve angaryaları arttırarak onlara âdeta zulmediyorlardı. Bizans’ın iç ve dış ticareti tamamen, Venedik ve Cenevizlilerin eline geçmişti.
Ülkede ayaklanmalar, ihtilâller ve mezhep kavgaları almış yürümüştü. Bizans, Balkanlardan Supların tehlikesine maruz kalmıştı. Ülkenin ordu ve donanması zayıfladığından hem Türkler, hem de Balkanlardan gelecek saldırılar, ülke için tehlike arz ediyordu. Karadeniz ve Mora’daki limanlar ile Adalar Denizi’ndeki birçok ada ülkenin ticaretine hâkim olan Venedik ve Cenevizlilerin eline geçmişti. Bu sıralarda Balkan Yarıma-dası’nda güçlü bir merkezî devlet olmayıp, feodal senyörlük veya küçük devletler bulunuyordu. Bu devletlerin başında:
1) Bulgar Krallığı
2) Sırp Krallığı
3) Arnavut Beyliği
4) Bosna ve Hersek Beylikleri
5) Eflâk ve Boğdan Beylikleri (Bugünkü Romanya) ile Macar Krallığı ve Erdel Beyliği
bulunuyordu. Balkanlarda bulunan devletlerin, en kuvvetlisi şüphesiz Sup Krallığı idi. Balkan Yanmadası’nda siyasî bir birlik olmadığı gibi, dinî, sosyal ve kültürel bir bütünlük de yoktu.
Bulgar, Sırp, Bosna ve Hersekliler Ortodoks; Ulah, Macar ve Hırvatlar ise Katolik mezhebine mensuptular. Bizans’ta olduğu gibi Balkanlarda da mezhep kavgaları, karışıklıklar ve derebeylerin zulmü almış yürümüştü. Gerek Bizans, gerekse Balkan devletleri zaman zaman Türklerden (Osmanlı) yardım istiyor ve âdeta Balkanlardaki ilerlemelerine zemin hazırlıyorlardı.
anadoluda, artuklular, öşür, öğretim, bilim, coğrafi, devlet idaresi, devlet yönetimi, dil, dil ve edebiyat, din ve inanış, divan, donanma, edebiyat, ekonomik hayat, eğitim, eğitim ve öğretim, fikir ve sanat hareketleri, güzel sanatlar, haraç, haracı, has, hukuk, ilk türk beylikleri, kültür ve medeniyet, konum, kuruluş, kuruluş ve siyasi, medreseler memleket idaresi, memleket yönetimi, merkez yönetimi, Osmanlı-İran ilişkileri, oğuzlar ordu ordu ve donanma, sanat sebepleri siyasi tarih sosyal hayat sosyal ve ekonomik hayat türkmenler toprak yönetimi yaşayış yazı yazı dil ve edebiyat yeni çağ, tarih, yeri ve tarihi maliye

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder